11 Şubat 2014 Salı

Metrobüsün En Yeni Yolcusu

- Neyse ya... Dedim şu övüp durdukları metrobasla gideyim burdan. Craigslist'ten bulduğum, bana evini kiralayan ahmak "çabuk gidersin bro" demişti, "nası bişey biliyo musun; ne sabvey, ne bas. Bunun adı metrobas."

...

 Yok be kızım, sabveyin hızı, basın bası. Aman işte keşmekeşi...

 Kapı açıldı, üçüncü dünya ülkesinde bedava beyaz eşya dağıtılan açılıştaki gibi arabanın içine daldı insanlar. Nasıl bir itişme, nasıl bir kakışma. Fak!

 İnsanlar birbirini ezmekten çekinmiyor. Oh mondiyö, dedim.

 Ha, bi de bıyık meselesi... Bıyıklı bi herif vardı arkamda. Abi yanında altıyla bir bebek arabası taşıyabilecek kadar güzel hatları olan karısı bulunmasına rağmen gözlerini kalçalarımdan alamıyordu.

 Ha ha ha tabii! Bu eziyeti çeken sen değilsin. Şimdi bizim ev sahibi ahmağın bıyıklı kız arkadaşını daha iyi anlıyorum. "Bıyığım olsa İstanbul'da daha kolay yaşardım" demişti! Alo? Ha, van mor ting, şoför sağırdı beybi. Evet, abartmıyorum. Sağırdı. E niye mi? 

 Metrobasın kapısı açıldığında gitmem gereken yer o olduğu için "Çultanaamet" dedim. Şoför bezmiş şekilde gözlerini öteki tarafa devirdi. Evet! Hiçbi cevap vermedi. Arka tarafta bi kahkaha koptu. O an yüklendiler arkamdan ve kahkahadan uzaklaştım. Ay donnow ama "Cem Yilmaz" diyolardı adamlar bana bakıp bakıp. 

 Neyse, yüklendiler yüklendiler. "Hey men vat da hel is going on hiır" dedim. Bıyıklı adam o kalabalıkta beni yeniden bulmuştu. Net bişekilde hissedebildiğim tek şeydi. Bıyığının olmaması, erkek olsan da taciz sebebi.
 Adam mırıl mırıl bizim barlarda çalan blues parçalarından birini mi söylüyordu bu arada, yoksa havasızlıktan içim mi geçmiş bilmiyorum. O rezalet öğütülmüş haşlanmış yumurta kokusu... Ow gaad! Ne? Senin de kahvaltıda haşlanmış yumurta yediğini biliyorum Stefani. Onun kokusu adamın ağzından gelmiyor zaten. Üf!

 En sonunda dayanamadım, ışıklar da sönmüşken adama çaktım yumruğu. Karanlıkta ona mı çaktım, bana kim çaktı anlayamadan; herkes birbirine girdi. Ama tek hissedebildiğim, altı bebek arabası taşıyabilecek kadar büyük olan o kadının altında kaldım bir ara. Onu biliyorum. 
 Baktım kaçış yok, bu metrobasta ölüp gidicem, öğrendiğim iki kelimeyi bas bas bağırdım: "Bomba vaaaar!"

 Det miıns bomb alert. Herkes o kadar hızlı kaçtı ki, metrobas otuz saniyede boşaldı meen. Hadi, sadece bi telefon hakkın var dediler. Gel de şu parayı öde. Çıkar beni bu delikten.
...

 Abiy, abiy. Şu şarkıyı bi deha açsane.

-Şş, Birol uyuklama len. Şu gavur şarkıyı aç diyo lan. Rıfat! Damacana söle oğlum sen de.
-Açıyorum abi.
"Bir teeeeselli ver..."
resim: Bir metrobüs hatırası

1 yorum: